Zâhir Evliyâsı

Bibliyofil bir filoloğun yazı defteridir.


Sığırdilinden Satırlar V: Tilki uykusundaki tilki-nâme

Kurnazlığıyla meşhur tilkinin şöhreti yedi iklim dört bucağa yayılmış. Bu insanların yakıştırması sananlar aldanırlar. Çünkü ateş olmayan yerden duman çıkmazmış derler. XV. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkçeye tercüme edildiği tahmin edilen Aca’ibü’l-Mahlukat‘tan bir hikâye dinleyelim:

Bir kişi eydür, bir dilküye uġradum, karnı şişmiş ölmiş diyü, kodım geçdüm, gitdüm. Benden soñra bir it dahı geldi derhāl bu dilkü durdı, kaçdı. Ben ta‘accüb kaldım. Bu hālı ol kavma sordum, itdiler ki dilkü itüñ burnı koku bildügin ve diriden ölüyi fark itdügin bilür. Çünki dilkü acıksa arkası üzerine yatur dahı krnını şişürür, kuşlar anı görürler dahı ölmiş sanurlar, üstüne konarlar derhāl tutar yir.1

Bu pasaj, avcılığın sâdece direkt dövüşerek ya da pusuya yatıp uygun zamanda saldırarak değil aynı zamanda ölü taklîdi yaparak da mümkün olduğunu gösteriyor. Türk hikâyeciliğindeki Çehovyen yazarlardan Memduh Şevket Esendal’ın kısa ama edebî lezzeti yüksek Kurt Masalı adlı hikâyesinde de bu ölmüş gibi yapan tilkiyi görmek mümkün. Fakat bu ve benzeri yöntemleri aslanınkiyle kıyaslayan eskiler zekâsının hakkını vermekle birlikte bu ve benzeri stratejilerinden ötürü tilkiyi pek de güzel anmazlar. Gerçi İtalyan Niccolo Machiavelli, hükümdarın tilkinin kurnazlığına da sâhip olması gerektiğini söylemişse de daha sonra “Makyavelist” sıfatı anlam genişlemesine uğrayarak “hilekârlık ve ikiyüzlülük” anlamlarını “kazanmaktan” kurtulamamıştır.2 Nitekim Anadolu’nun birçok yerinde de çakalın hâinliği, yılanın kötülüğü anımsatmasına tilkinin kurnazlığı da eşlik eder ve kötü anlamıyla kişi lâkabı olarak bile kullanılır:3 Kilisli Tilki Hasan4, Muşlu Tilki Haruno5, Bartınlı Tilki Mehmet6 vb. XI. yüzyılda yazdığı sözlüğüyle bildiğimiz Kaşgarlı Mahmud ad aktarması yoluyla tilkinin sâhip olduğu kurnazlığın çok farklı bir boyuta taşındığını gösterir:

tilkü: tilki. Kinaye olarak kız çocuk için kullanılır. Kadın doğum yaptığı zaman ebeye “tilkü mü togdı azu böri mü?” diye sorulur. Yani “tilki mi doğdu” denir ve bununla kız kastedilir. Çünkü onda (kızda) naz ve ele gelmeyiş vardır. Böri mü sözü de “kurt mu” demektir; bununla erkek çocuk kastedilir. Yiğitliğinden dolayı.7

Aynı kullanım Uygur halk destanlarından Garip ile Senem destanında doğan çocuğun cinsiyeti söylenirken de vardır. Tilki, Türklerin sosyal yaşamında olumsuz, mutsuzluk ifadesini sembolize etmektedir. Özbek destanı Belagerdan‘da Avazhan, onun evliliği için gelin adayıyla görüşen annesine netîceyi öğrenmek için “Kurt mu olup döndün, tilki mi?” diye sorar. Tilki olumsuz cevâbı, kurt olumlu cevâbı temsil eder.8 Bu noktada ataerkil bir yapı arz eden Türk sosyal yaşamında ebeveynlerin kız çocuğuna nazaran erkek çocuk sâhibi olmayı daha uğurlu ve hayırlı saydığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Bilinmeyen bir târihte Farsçadan yapılmış bir tercüme olan Tuhfetü’l-Mülūk adlı tâbirnâmeden yola çıkarak tilkinin mûsibetle ilişkilendirilmesinin sâdece Türklere mahsus olmadığı görülmektedir:

Göre kim dilki üstine bindi bir muṣîbet irişe dilki anı divşirdi aŋa bir ziyān
irişe ve bir ġarîb kişiden mażarrat yitişe. 9

Kadın ile tilki arasında bir kavram ilişkisi kurulduğunu yine aynı tâbirnâmeden görmek mümkün:

her kim dilki ile ṣavaşır il ile ve ḫıṣım ile ṣavaşa, her kim dilki ile oynaşır bir laṭîfe ʿavret ile başı ḫoş ola ammā çaḳal taʿbîri dilki taʿbìriyle berāberdir.

Tavukçu adıyla da meşhur tilkinin asıl adının tüy anlamına gelen tüg/tük ile bildiğimiz +li/+lü ekiyle yapıldığına dâir açıklamanın şüpheli olduğundan bahsetmiştik. Bu yapıyla oluşan tükli kelimesinde kelebek > kebelek, toprak > torpah, köprü > körpü, yaprak > yarpak örneklerinde olduğu gibi bir metatez gerçekleştiği varsayılıyor. Bir diğer tartışmalı etimoloji denemesi kelimeyi dilim < tilim, dilik < tilik “yarılmış” kelimeleriyle kökteş sayıp “bölmek, doğramak, kesmek” anlamlarına sâhip til– fiiline ulaşmaktadır ki böylece tilki adı “kesici, kemirici, dilici” anlamlarını gelmekte.10 Eski Türkçeden bu îzahı destekleyen örnekler çıkarmak mümkün: sil-gi, bıç-kı, iç-ki, ver-gi vb. Ancak bunun bir benzerlikten îbaret olma ihtimâlini de belirtmekte fayda var. En iyisi tavşan uykusuna yatıp yeni bir etimolojik îzâh bekleyelim.

Yukarıdaki dilki, dilkü şekillerinin yanında dilgüye de rastlamak mümkündür. XIV. yüzyılda Muhammed bin Bâlî tarafından Eski Anadolu Türkçesine aktarılan Kitâb-ı Güzîde‘den bir örnek:

Rivāyet ķıldılar kim ‘Îsā ‘aleyhi’s-selām bir gün yürürdi. Yaġmur yaġdı. Bir dilgüyi gördi kim vardı bir ine girdi. ‘Îsā eyitdi: Yā Rabbi, dilgünüŋ ini var, benüm hîç yėrüm yoķdur dėdi. 11

Mâlum olduğu üzere Oğuz Türkçesinde söz başı t’nin d’ye dönüşmesi alışıldıktır ve bu ileri safhadır: tavşan>davşan, tut->dut-, tırmık>dırmık vb. Ancak bu istisnâsız bir kâide değildir. Nitekim tilki örneğinde olduğu gibi ağızlarda değişimin ileri safhaları tespit edilebilir ki ağızların şahsına münhasırlığında bunun payı büyüktür ama yazı dilinde (ve elbette onun dayandığı İstanbul Türkçesinde) daha eski şekiller baskın olabilir. Bilhassa yazı dili açısından dünyânın hemen bütün köklü yazı dilleri değişim karşısında muhâfazakârdır ki çoğunlukla donmuş kurallar bütününden mürekkep imlâlar bunların muhâfızlarıdır. Tilkü, dilkü, dilki gibi şekillere rağmen tilki savunulur. İstanbul Türkçesinde telaffuzda da tilki olunca imlâ süvârilerinin en azından bu kelimenin muhâfazası için hîleye, kandırmacaya ya da mış gibi yapmaya ihtiyâcının olmadığını söyleyebiliriz.

Tilkinin kavram alanı kendiyle yâni hayvan âlemiyle mahdut değil. Türk zihninde oldukça geniş sayılabilecek bir etki alanına sâhip ki bu şaşılacak bir şey değil. Zîra Türklerin temel geçim kaynaklarının hayvancılık ve daha sonraları tarım olduğu herkesin mâlûmu. Evvelden tilki beden denilen bir ceket varmış. Eskiden devlet erkânının giydiği ve tilki derisinden yapılan bir kısa ceketmiş. Tam burada bir parantez açıp tilkinin bacak derisiyle yapılan kürke badem kürk, ense postundan yapılan da cılkava denildiğini belirteyim.12

Tilki kuyruğu denilen uzun salkımlı bir üzüm çeşidinin yanında yine aynı adda bir eczâcılık bitkisi var.13 İkisinin de tilkiye benzetilerek türetildiği ilk aşamada herkesin kânî olacağı bir varsayım. Bitmedi. Bu tilki kuyruğu birleşik adı oldukça verimli. Bir de güreşçilikte bir terimmiş: Yağlı güreşte oturak kündesine geçen üstteki güreşçiye alttakinin elini geri uzatarak çenesinden ya da gırtlağından çekmesi.14 Târiften kurnazca bir hamle olduğu anlaşılıyor. Öte yandan insan davranışlarını tasvir etmede de kendisinden yararlanılmış. Ezcümle Tilki dîvânı kurnazca soruları sorarak kişiyi îtirâfa zorlayan sorgulama biçimi imiş. Şerlokyanlar direkt Sherlock Holmes’u hatırlamıştır. Tilki uykusu dedikleri benim sıklıkla tavşan uykusu şekliyle kullandığım uyku çeşidi de kaydedilmiş. Tilki gibi, tilkilik, tilki masalı okumak, tilkinin otuz iki faslı vardır cümlesi tavuk üstüne gibi hemen herkesin ömründe birkaç defa duyduğu ve kullandığı sözlerin yanı sıra tilkiden süt sağ- deyimi cimri olanları, tilki kavağa çıkmaz atasözü imkânsız durumları, tilkinin güneşleneceği hava ılık havayı anlatmak için kullanılan sözler.15 Sözlüğü sıksan on yirmi söze daha ulaşmak mümkün. Ama tilkimiz şimdiden botanik, kürkçülük, tıp, spor gibi birçok kavram alanına girdi çıktı. Kurnazlığı, cimriliği, uyuma alışkanlığını, imkânsızlığı vb. psikolojiden sayınca tilki alanları birbirine ilâve eden bir gezenteye dönüşür. Sanırsınız gerçek yuvasını arar durur. Belki de Evliyâ’dan tâbir ettiğim gibi dönüp dolaşacağı yer Kapalı Çarşı’dır: Filoloji Müsveddeleri XIII: Kürkçü Dükkânına Dönen Kelimeler.


Yararlandığım Eserler

  1. GEDİZLİ, M. (2011). ‘Acā’i̇bü’l-Mahlūkāt [200a-404a] (Giriş, Transkripsiyonlu Metin, Dil-Yazım Özellikleri, Dizin-Sözlük). Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim dalı. Doktora Tezi. ↩︎
  2. Bilen, G., & İçerli, L. (2023). Çalışma Yaşamında Kişiliğin Karanlık Yönü: Narsisizm, Makyavelizm ve Psikopati. Örgütsel Davranış Kavramlar ve Araştırmalar-II, 101. Gaziantep: Özgür Yay. Editör: Doç. Dr. Bengü Hırlak ↩︎
  3. Yaman, H. 2023. Adbilim ve Kültürdilbilim Bağlamında Lakaplar Üzerine Bir Araştırma: Tokat-Nebiköy Örneği. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 11 (37), 123-141 ↩︎
  4. PARLAK KALKAN, G. (2020). Dil bilimsel açıdan lakaplar: Kilis yöresi örneği. RumeliDE Dil Ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi(Ö8), 199-223. ↩︎
  5. KARDAŞ, C. (2018). Muş İli̇ Merkezi̇nde Kullanilan Erkek Lakaplari. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 11(23), 207-226. ↩︎
  6. ÇALIŞKAN, Ş. (2016). Türk Folklorunda Lâkap Verme Geleneği̇: Bartın Örneği̇. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 14(3). ↩︎
  7. ERCİLASUN, Ahmet Bican & AKKOYUNLU, Ziyat (2015), Kâşgarlı Mahmud. Divânu Lugâti’tTürk. Giriş- Metin- Çeviri- Notlar- Dizin, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. ↩︎
  8. DUMAN, O., & DİLEK, İ. (2023). Türk Dünyası Destanlarında Tilki Sembolizmi. Bayterek Uluslararası Akademik Araştırmalar Dergisi, 6(2), 397-409. ↩︎
  9. KESKİN, G. (2020). Tuhfetü’l-Mülūk (Giriş-İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım). Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. ↩︎
  10. EYUBOĞLU, İ. Z. (1989). Türkçe Kökler Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi ↩︎
  11. Özdemir, Ş. H. (2019). Kitâb-ı Güzîde üzerine inceleme (Dil incelemesi-metin-dizin/sözlük). Yildiz Tekni̇k Üni̇versi̇tesi̇, Sosyal Bi̇li̇mler Ensti̇tüsü, Türk Di̇li̇ Ve Edebi̇yati Ana Bi̇li̇m Dali Eski̇ Türk Di̇li̇ Programi. Doktora Tezi. ↩︎
  12. Toktar, S. & Yılmaz, Y. (2023). Kıyafet Adları EtimolojisiErzurum & Kırklareli: Fenomen & RumeliYA Yayıncılık & Publishing ↩︎
  13. Ayverdi, İ. (2020). Misâlli Büyük Türkçe Sözlük (Kubbealtı Lugatı). Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı. ↩︎
  14. https://www.terimleri.net/nedir/tilki-kuyrugu ↩︎
  15. Tietze, A. (2023). Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati (Cilt 1-8). Türkiye Bilimler Akademisi. ↩︎


Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın